Dünya Foruma
Hoş Geldiniz..Forumumuzda Güzel Vakit Geçirmeniz Dileğiyle..

Join the forum, it's quick and easy

Dünya Foruma
Hoş Geldiniz..Forumumuzda Güzel Vakit Geçirmeniz Dileğiyle..
Dünya Foruma
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Dünya Foruma

Dünya Foruma


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Empty YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Çarş. Mart 19, 2008 9:44 pm

emregrl

emregrl
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

YAŞAR KEMAL



YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Yasar

Türk romancısıdır (1922). Çağdaş Türk romancıları arasında en ünlü
olanlardan biridir. Romanlarından birkaçının yabancı dillere
çevrilmesinden sonra başka ülkelerde de tanındı. Doğayı, efsaneleri ve
toplumsal gerçekleri birlikte konu edinen eserleriyle kendine özgü bir
çığır açmıştır.

Adana'da dünyaya geldi. Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli'dir. Van'ın Ernis
köyünden Çukurova'da Göğceli köyüne göç etmiş bir çiftçi ailesinin
oğludur. Küçük yaşta babasını ve bir kaza sonucunda bir gözünü
kaybetti. Kadirli İlkokulu'nu bitirdikten sonra (1938) bir süre de
Adana Ortaokulu'nda okudu, ama geçim güçlükleri yüzünden son sınıfta
okulu bırakmak zorunda kaldı. Ondan sonra on yılı aşkın bir süre çetin
bir yaşam kavgası verdi. 1951'de Cumhuriyet gazetesinde çalışmağa
başladıktan sonra İstanbul'a yerleşti.

Sanatı ve Kişiliği

Yaşar Kemal, romancıların çoğu gibi edebiyata şiirle başlamıştı. Ama
1951'de başlayan hikâyeciliği ve röportajcılığı ona ilk ününü sağladı.
1955'te yayımlanan ilk romanı İnce Memed onun adını büyük kitlelere
duyurdu. Varlık roman ödülünü de alan İnce Memed, çağdaş Türk romanının
en çok okunan eserlerinden biri sayılmaktadır ve dünya dillerinden
birçoğuna çevrilmiştir. Yirmi yıl içinde onu izleyen yeni romanları
yazarın ününü daha da artırdı.

Yaşar Kemal bütün romanlarında ağa-köylü, patron-işçi, varlıklı-yoksul
arasındaki gizli-açık çatışmaları eşsiz doğa betimlemeleri ve ruhsal
yapı çözümlemeleriyle birlikte işler. Yazarın bir başka özelliği
eserlerindeki destansı havadır. Halk dilinden, halk şiirinden ve
törelerinden bol bol ve ustaca yararlanarak, halkça benimsenmiş
efsaneleri bir destan havası içinde işler: Üç Anadolu Efsanesi, Ağrı
Dağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi v.b.

Başlıca Eserleri

Ağıtlar (derleme), Sarı Sıcak (hikâye), Teneke (roman), İnce Memed
(roman), Orta Direk (roman), Yer Demir Gök Bakır (roman), Üç Anadolu
Efsanesi (destansı roman), Ölmez Otu (roman), Ağrı Dağı Efsanesi
(destansı roman), Binboğalar Efsanesi (destansı roman), Bu Diyar Baştan
Başa (röportaj), Demirciler Çarşısı Cinayeti (roman), Yusufçuk Yusuf
(roman).


YUNUS EMRE


Türk şairi ve sofisidir (1238-1320). Anadolu'nun hemen her yöresinde
ayrı bir mezarı bulunan Yunus Emre'nin hayatı hakkında kesin ve yeterli
bilgi henüz yoktur. Şiirlerini derleyen Divan'ının, ölümünden 70 veya
100 yıl sonra düzenlendiği sanılıyor. Risaletün Nushiye (Öğüt Dergisi)
adlı küçük mesnevisinden 1307 yıllarında hayatta olduğu anlaşılıyor.

Edebiyat ve tarih araştırmacısı Fuat Köprülü İlk Mutasawıflar adlı
eserinde Yunus Emre'nin Eskişehir'in Sarıköy adlı köyünde doğduğunu,
bir küçük çiftçi olduğunu, Taptuk Emre adlı bir şeyhe bağlı bulunduğunu
anlatıyor. Köprülü'nün Yunus Emre hakkındaki bulguları, ondan sonraki
hiç. bir araştırmacı tarafından ciddî şekilde değiştirilememiştir.

Sofiliği

Bektaşî geleneğine göre Yunus Emre, Hacı Bektaş halifelerinden Taptuk
Emre'nin dervişidir. Şiirlerinde ele aldığı kavramlar onun derin bir
din ve tasavvuf bilgisine sahip olduğunu, İslâm ilimlerini ve İslâm
edebiyatını çok iyi bildiğini gösterir. İnsanın Tanrı ile, başka
insanlarla ve özellikle kendisiyle olan ilişkilerini düzenlerken,
barış, sevgi, inanç kavramlarını esas alan ve «Hakk»ı «halk»ta sevme
yolunu önererek Tanrı sevgisini soyutluktan çıkarıp somutlaştıran Yunus
Emre, bütün mutasavvıflar gibi, bu âlemin ve bu âlem içindeki tüm
yaratılmışların Tanrı'nın birer tecelli'sı olduğuna, bu yüzden
Tanrı'dan ayrılamayacağına, ayrı düşünülemeyeceğine inanır.
Şiirlerinde, çeşitli biçimlerde hep bu inancı işler (Yaratılmışı
severiz, yaratandan ötürü).

Şiiri

Yunus Emre'nin, şiirlerinde, aruz kalıplarının hece kalıplarına da uyan
ölçülerini seçmesi onun bir özelliğidir. Böylece o, eski Türk şiiriyle
Müslüman Türk şiir geleneğini birleştirmiştir. Bu özellik, Yunus'un
halk toplulukları tarafından anlaşılmasında, sevilmesinde ve
benimsenmesinde en büyük etken olmuştur.

Onun başarısı en karmaşık konuları, tasavvuf inancını açık-seçik,
yumuşak ve tatlı bir anlatımla şiirleştirmesine ve şiiri yalnız bir
biçim olarak değil, ince söyleyişler ve sıcak duygularla donatmasına
bağlıdır. Yunus, sanat oyunlarına sapmadan, içinden geldiğince ifade
ustasıdır. Dizeleri arasında alışılmış anlam kopmaları yoktur, tam
aksine, anlam bağlantıları onun özelliğidir ve bu özelliği onun, şiiri
sürekli bir sezgi ve duygu içinde söylemesine yol açar.

Yunus için şiir, umut eden, bu hayattan ve öteki hayattan mutluluk
bekleyen, Tanrı'nın öfkesine ve cezalarına değil, sevgisine ve af
hazinelerine sığınan insanın sesidir. Yunus, sevgisiz, inançsız,
umutsuz insan düşünemediği gibi bunlardan yoksun bir şiir de
düşünmemiştir.

Dili

Yunus Emre'nin en büyük özelliği dilindedir. Türkçe'nin güzellik, uyum
ve ses sırlarını çok iyi bilen Yunus Emre bu bakımdan Türkçe'nin en
büyük mimarı ve kurucusu sayılır. Kullandığı deyimler, şiirinin
çatısını kuran kavramlar, konuşulan dile getirdiği derinlik yüzyıllar
boyu yaşamış, başka şairleri, daha da önemlisi tüm Anadolu halkını
inkâr götürmez bir biçimde etkilemiştir. Yunus, «beyaz Türkçe»
dediğimiz güzel, arı-duru ve ahenkli Türkçe'nin böylece yapıcısı ve
yürütücüsü olmuştur.

Yunus'un Etkisi

Bu özellikleriyle Yunus Emre hem en genel anlamında Türkçe'yi, hem halk
şiirini, hem de tekke şiiri ve edebiyatım etkilemiştir. Bu etki
özellikle Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Niyazii Mısrî, Gevheri, Emrah,
Karacaoğlan ve Yunus adını almış sayısız şair üzerinde açıkça görülür.

Yunus'un, Âşık Veysel'den başlayarak etkisi bugünkü şairlerimizde de
görülür. Özellikle şairin arı dili, yol gösterici niteliğiyle onun,
çağdaş edebiyatta da öncülüğünü mümkün kılmıştır.

Araştırmalar

Yunus Emre konusunda ilk bilimsel araştırmayı Fuat Köprülü yaptı. Ondan
sonra Burhan Toprak, Abdülbaki Gölpınarlı, Cahit Öztelli, Sabahattin
Eyüboğlu, Nezihe Araz değişik açılardan, Yunus Emre'yi yorumlayan
çalışma ve incelemeler yaptılar. UNESCO, 1972 yılını hümanist şair
Yunus Emre yılı ilân etti ve aynı yıl İstanbul'da «Uluslararası Yunus
Emre Semineri» yapıldı.

Bugün, her yıl Eskişehir'de Yunus Emre Derneği tarafından şair adına
bir toplantı düzenlenir, sergiler, konferanslar ve yeni araştırmalar
kamuoyuna sunulur.

9 Mezarlı Şair

Yunus Emre'nin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde mezarı vardır. Bu, halkın
şairi ne kadar benimsediğini, kendine mal ettiğini ve «o bizdendi»
dediğini ifade eder. Yunus'un, Sarıköy'deki (Eskişehir) mezarından
ayrı, Bursa'da, Karaman'da, Salihli'nin Emre köyünde, Afyonkarahisar'ın
Sandıklı bucağında, Sivas'ta, Konya Aksarayı'nda, Isparta'da
Keçiborlu'da, Erzurum'da Dutçu köyünde mezarı vardır.

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Emre1 YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Emre2

(Solda) Yunus Emre'nin ölümünün 650. yılında çıkarılan pul (1971).
Grafik düzeni Namık Bayık'ın, desen Gündüz Gölönü'nün. N. Emenli
koleksiyonu.

(Sağda) İstanbul-Ankara demiryolu boyunda, Sarıköy'de, Yunus Emre'nin
anıtmezarı. Çift hat yapımı sırasında mezarın yerini değiştirmek
gerekmiş ve bu olay onbinlerce insanın kendiliğinden katıldığı sessiz
bir törene yol açmıştı (1948). Halkın bağışlarıyla gerçekleştirilen
mezara Yunus Emre'den şu dörtlük yazıldı: «Hakdan gelen şerbeti içtik
elhamdülillah Sol kudret denizini; geçtük elhamdülillah Derildük pınar
olduk, irküldük ırmağ olduk Akduk denize dolduk taşduk elhamdülillah»

JULES VERNE

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Verne

Fransız yazarıdır (1828-1905). Gençlik edebiyatının hiç tartışmasız
gerçek ustası, kurgubilimin büyük öncüsü Jules Verne, milyonlarca
basılan ve 80 ülkede çevrilerek yayımlanan pek çok eser bıraktı (63
roman, 18 hikâye). Sinema ve televizyon da onun yarattığı kahramanları
efsaneleştirdi: Phileas Fogg, kaptan Nemo, Michel Strogoff, kuşaklar
boyunca gençliğe macera ve bilinmedik yerleri keşfetme zevkini aşılayan
daha nice roman kahramanı.

Armatörlük ve dava vekilliği yapan bir ailenin oğlu olan Jules Verne,
Nantes'ta doğdu; daha çok küçük yaşlarda denize ve gemilere büyük ilgi
duymağa başladı. On bir yaşındayken evden kaçtı ve Hindistan'a giden
bir gemiye miço olarak girdi. Neyse ki, ailesi daha ilk limanda onu
yakalamayı başardı ve küçük Jules Verne «bundan böyle yalnız rüyasında
yolculuk yapacağına» söz verdi.

Hukuk öğrenimi yapmak üzere gönderildiği Paris'te durup dinlenmeden
okuyan Jules Verne, Shakespeare'i, Daniel Defoe (Robinson Crusoe'nin
yazarı) ve Edgar Poe gibi İngiliz yazarlarını öğrendi; coğrafyacılar,
kâşifler ve ünlü yazarlarla tanıştı.

Bilimsel Roman

1863'te yayımcı Hetzel, Jules Verne'in Balonla Beş Hafta, Keşifler
Yolculuğu adlı eserini basmayı kabul etti. O tarihten sonra Jules
Verne, kısa sürede büyük başarı kazanan bir j dizi eser kaleme aldı ve
bütün bu e | serlerinde «bilimin romanı»nı yazmayı kendine amaç edindi.

Bir bilgin olmadığı halde, XIX. yy.ın icatlarına ve keşiflerine karşı
dayanılmaz bir ilgi duyuyor, bütün bunları basit ve canlı bir anlatımla
okuyucularına tanıtıyordu.

Bu Olağanüstü Yolculuklar dizisi birbirini izlerken, yazar eserlerinde
bilimin ve teknik ilerlemenin açtığı yoldan ilerleyen bir dünya çizdi.
Sınır tanımayan hayal gücüyle en eski geçmişi, jeolojik zamanların ve
Tarihöncesi hayvanların dönemini canlandırabiliyordu.

Yaşadığı çağı ve özellikle gelecek zamanları da büyük bir titizlikle
işledi. Romanlarının kahramanları, o çağda bilinmeyen makineleri
kullandılar (denizaltı, gezegenlerarası füze, helikopter v.b.).

«Bir insanın hayal edebileceği her şeyi, başka bir gün öbür insanlar
pekâlâ gerçekleştirebilir» diyordu. Bütün bu buluşları romanlarında
çeşitli tiplerden kişilere mal etti: çılgın bilim adamları, kendini
«bir saplantı»ya kaptırmış kâşifler, mühendisler, iyi niyetli insanlar
(doktorlar, gazeteciler v.b.). Romanlarında, bu akıl almaz ve inanılmaz
buluşlar uğruna bitmez tükenmez büyük mücadeleler verilir. Fakat
binlerce heyecanlı olaydan sonra, temiz kalpli ve kendi çıkarlarını
düşünmeyen roman kahramanı sayesinde macera her seferinde iyiliğin
zaferiyle sonuçlanır.

Jules Verne, bilimsel romanlarına çoğu zaman fantastik bir boyut
kazandırmıştır. Bu romanların korku ve sıkıntı veren havası, yazarın
zaman zaman esinlendiği Edgar Poe'nun hikâyelerini anımsatır. Ayırt
edilmeyecek kadar birbirine benzeyen kişiler, birtakım sahtekârlar
araya karışarak olayları içinden çıkılmayacak hale getirir ve merak
uyandırır.

Jules Verne, kişilerini yalınlaştırarak uluslara özgü birtakım
«karakteristik» çizgilerle tanıtmasına, ırkçılık gibi bazı önyargılara
saplanmasına, hattâ eserlerindeki buluşlardan çoğunun bugünün okuyucusu
için olağan şeyler sayılmasına rağmen, gene de büyük bir hikayeci
olarak değerini korur.

Bir Öncü

Çağının inanılmaz bilimsel buluşlarını dikkatle izleyen Jules Verne,
birçok icadı tıpkı bir kâhin gibi önceden haber vermiştir,
gezegenlerarası füze, denizaltı ve helikopterden başka, batiskaf, tank,
atom bombası, yüksek gerilim hatları, yapay uydu ve televizyon gibi
araçları ilk defa onun kahramanları kullandılar.

Bazı Eserleri

Yer'in Merkezine Yolculuk, Ay'a Yolculuk, Kaptan Grant'ın Çocukları,
Deniz Altında Yirmi Bin Fersah, Esrarengiz Ada, Seksen Günde Devriâlem,
Michel Strogoff, Begüm'ün Beş Yüz Milyonu, Fatih Robur.

http://www.emregrl.tr.gg

2YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Empty Geri: YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Çarş. Mart 19, 2008 9:47 pm

emregrl

emregrl
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

LEV TOLSTOY


Lev Nikolayeviç, kont Tolstoy, Rus yazarıdır (1828-1910). Zengin bir
toprak sahibinin oğlu olan Lev Tolstoy, çocukluğunu Yasnaya
Polyana'daki aile topraklarında geçirdi. Kırım'da savaştıktan ve
Avrupa'nın çeşitli ülkelerini dolaştıktan sonra Rusya'ya dönünce,
derebeylerin topraklarında çalışan serilere özgürlük tanınması için
uğraştı.

1863'te Sonya Bers ile evlendi ve on üç çocuğu oldu. Yazmak arzusuyla
yanıp tutuşan Tolstoy, hiç durmaksızın çalışıyordu: Napolyon I
savaşları sırasında Rusya'daki hayatı anlatan Savaş ve Barış adlı eseri
büyük başarı kazandı.

Bunalımlı ve sıkıntılı ruhunu, aile hayatının mutluluğu da huzura
kavuşturamamıştı. Şiddete, zorbalığa karşı çıkan ve toprak mülkiyetinin
kaldırılmasından yana olan Tolstoy, yaşantısıyla düşüncesini
bağdaştıramamanın acısını derinden duyuyordu. Ailesinin karşı koymasına
rağmen malını mülkünü bırakarak ruh huzurunu manastır hayatında ve el
çalışmalarında aramayı tasarladı. 1901'de, Diriliş adlı romanının
kilise tarafından suçlanması aydın gençler arasında yazarın ününü daha
da arttırdı ve Yasnaya Polyana'daki evi gerçek bir ziyaret yeri haline
geldi.

Eserlerinden Birkaçı

Bir Hayatın Dönemleri, Kazaklar, İvan İlyiç'in ölümü, Anna Karenina, itiraf, Kröyçer Sonat.

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Tolstoy

«Tolstoy», Kratnskoy'un eseri. Kaderin kendisinden hiç bir şey
esirgemediği Tolstoy, servet, deha, aşk ve üne sahip olduğa halde,
huzursuzluk, ölüm korkusu ve Rus halkının sefaleti karşısında duyduğu
isyan duyguları içinde yaşadı. Tretyakov Galerisi, Moskova.

http://www.emregrl.tr.gg

3YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Empty Geri: YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Çarş. Mart 19, 2008 9:48 pm

emregrl

emregrl
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

REŞAT NURİ GÜNTEKİN

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Guntekin

Büyük Türk romancısı (1889-1956). İstanbul'da doğdu. Mahalle okulunda,
Galatasaray Lisesi'nde ve İzmir Fransız Okulu'nda okudu. Darülfünun
(üniversite) Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi (1912). İki yıl Bursa
Lisesi'nde, sonra 1931'e kadar İstanbul'da Vefa, İstanbul, Çamlıca,
Kabataş, Galatasaray ve Erenköy liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı.

Bir süre de Millî Eğitim Bakanlığı müfettişliği yaptıktan sonra
(1931-1938) Çanakkale milletvekili olarak Meclis'e girdi. Dönemi sona
erince yeniden müfettişliğe döndü ve Paris Öğrenci müfettişliğine
atandı. 1954 yılında emekli oluncaya kadar bu görevde kaldı. İki yıl
sonra hastalanarak tedavi için gittiği Londra'da öldü.

Sanatı

Reşat Nuri 1922 yılında yayımladığı Çalıkuşu romanıyla üne kavuştu. Ama
ona gelinceye kadar çoğu takma adlar altında olmak üzere birçok hikâye
ve bir-iki roman yazıp yayımlamıştı. Çalıkuşu uzun süre genç kuşağın
elinden düşmeyen bir roman oldu. Türkiye'de bundan önceki romanların
hemen hepsi batı romantizminin kötü bir kopyası idi. Reşat Nuri
gerçekçi bir yol tuttu. Çalıkuşu'nda, bir İstanbul kızının, Anadolu'nun
çeşitli köy ve kentlerinde başından geçenleri gerçekçi bir dille
anlatıyordu.

Güntekin daha sonra, duygusal yönü ağır basan öteki büyük romanlarını
yazdı (Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi). Bunları, toplumsal yönü ağır
basan romanlar izledi (Yeşil Gece, Yaprak Dökümü, Miskinler Tekkesi).
Anadolu kent ve kasabalarını, oradaki yaşamı, halktan insan tiplerini
konu edinmeğe özen gösteriyordu.

Reşat Nuri'nin eserlerinde toplumsal olaylar ve duygusal yönler ağır
basar, ama mizah da vardır. Bir ara Mahmut Yesari ile birlikte Kelebek
adlı bir mizah dergisi bile çıkarmıştı (1923-1924).

Reşat Nuri Güntekin'in gerçekçiliği ve Anadolu'nun uzak köşelerine
kadar uzanması bir rastlantı değildir. O, Cumhuriyet'in bir sanatçısı
olarak bunu bilinçli olarak yapıyordu. Yazdığı Anadolu Notları (1936,
1966) bunu açıkça göstermektedir.

Güntekin ve Tiyatro

Reşat Nuri Güntekin, tiyatro alanına da katkısı olan bir yazardır. Onda
tiyatro sevgisi, çocukluk yıllarında seyrettiği Karagöz ve ortaoyununun
etkisiyle uyanmıştı. Güntekin'in, irili-ufaklı 100'den çok tiyatro
eseri vardır. Yazarlığının ilk yıllarında yazdığı Hançer, Eski Rüya,
Taş Parçası gibi oyunlar Dârülbedayi'de sahnelenmiştir. Daha sonra
Hülleci, Balıkesir Muhasebecisi, Tanrı Dağı Ziyafeti, Bu Gece Başka
Gece gibi oyunlarını yazdı ve kimi romanlarını da oyunlaştırdı: Eski
Şarkı, Yaprak Dökümü.

Çalıkuşu

Öksüz kalarak teyzesinin yanma sığınan küçük Feride Fransız Okulu'nda
okur. Yaramaz olduğu için arkadaşları ona «Çalıkuşu» adını takarlar.
Yazları, teyzesinin Erenköy'deki köşkünde geçirir ve bu sırada
teyzesinin oğlu Kâmuran'la birbirlerini severler, evlenmeğe karar
verirler. Düğün günü, bilinmeyen birisi, evleneceği adamın başka
kadınla ilişkisi olduğunu bildiren bir mektup gönderir. Feride düğünü
bırakıp kaçar.

Önce Bursa'nın Zeyniler köyünde, sonra Çanakkale'de ve Kuşadası'nda
öğretmenlik yapar. Her gittiği yerde güzelliği başına dert açar. Aşık
olup kendisini rahatsız edenlerden kurtulmak için durmadan yer
değiştirir. Son gittiği yerde, kendisini koruyan iyi kalpli yaşlı bir
hekimle, Hayrullah Bey'le evlenir. Ama bu, sözde bir evliliktir, sırf
onu korumak için yapılmıştır.

Feride anılarını hep bir günlüğe yazmıştır. Hayrullah Bey eline geçen
bu defteri bir zarfa koyarak, öldüğü zaman bunun Kâmuran Bey'e
verilmesini vasiyet eder. Hayrullah Bey'in ölümünden sonra Feride
İstanbul'a döner ve zarfı Kâmuran'a teslim eder. Bunun üzerine gerçek
anlaşılır, iki genç yaptıkları yanlışı anlayarak evlenirler.

Başlıca Eserleri

Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Gizli El, Akşam Güneşi, Bir Kadın Düşmanı,
Yeşil Gece, Acımak, Yaprak Dökümü, Kızılcık Dalları, Gökyüzü, Eski
Hastalık, Ateş Gecesi, Değirmen, Miskinler Tekkesi, Kavak Yelleri, Son
Sığınak, Kan Davası.

http://www.emregrl.tr.gg

4YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Empty Geri: YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Çarş. Mart 19, 2008 9:49 pm

emregrl

emregrl
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

JACK LONDON

Amerikalı yazar (1876-1916). XIX. yy. sonları. Amerikan tarihinin en
zengin dönemlerinden biridir: batıya hücum, bir destan genişliği
kazanırken, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa karşısında
bağımsızlığına kavuştu ve bu tarihten sonra olağanüstü bir sanayi
kalkınması başladı. Ne var ki bu iktisadi ilerleme, bankalar tarafından
iflâsa sürüklenen küçük çiftçilerin ve giriştikleri grevler şiddetle
bastırılan işçilerin sırtına dayanılarak gerçekleşti.

Jack London'ın hayatı işte bu hareketli olayların içinde geçti. San
Francisco'da, çok yoksul bir ailede dünyaya gelen J. London, daha 11
yaşındayken çalışmak zorunda kaldı. Serüven hevesiyle önce denizci,
Büyük Kuzey'de altın arayıcısı oldu, sonra Mançurya'ya savaş muhabiri
olarak gitti, gazetecilik yaptı. Üniversitede geçirdiği kısa bir dönem
ona edebiyatı tanıma olanağını verdi ve roman yazmağa heveslendi.
Böylece yazıp yayımladığı elli kadar kitabın başarısıyla zengin oldu.
Ama alkolizme sürüklenerek hastalandı ve sonunda, kırk yaşındayken,
Kaliforniya'daki görkemli villasında intihar etti.

Jack London her şeyden önce, özellikle gençler için serüven romanı
yazan bir yazar olarak tanınır. Gerçekten de, eserlerinin büyük bir
kısmı eski arkadaşlarının, deniz adamlarının veya yerleşmek için
Alaska'ya akın edenlerin hırslı yaşantısını anlatır.

Ama Jack London, Kipling gibi yalnız gençliğe seslenen bir yazar
değildir. Aynı zamanda yeteneğini ve deneylerini, savunduğu dava
uğrunda kullanan inanmış bir sosyalisttir; bu amaçla yazdığı eserler az
tanınmış olmakla birlikte diğerleri kadar ilgi çekicidir. Bunlarda
paraya tapan bir toplumun kurbanı küçük insanların acıklı ve mutsuz
evrenini anlatır. Romanlarının kahramanları, açlıktan ölmemek için
ister istemez yasa dışı bir yaşama mahkûm edilmiş işsizler ve
serserilerdir. Jack London bu siyasal tutumunu grevlere ve protesto
yürüyüşlerine katılarak eylem alanında da göstermiştir.

Eserleri

Kuzey Serüveni, Vahşetin Çağrısı, Deniz Kurdu, Jerry Adada, Sirk Köpeği
Michael, Karların Kızı, Martin Eden, Uçurum insanları, Av Vadisi, Hayal
Aleminde.

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER London

Jack London'ın 1916'da çekilmiş bir fotoğrafı. Çağının sefaletinden
iğrenen bu sergüzeştçi yazar, gemicilerin ve işsizlerin kavgasını
benimsedi, onların öyküsünü anlattı ve 1900-1920 yılları arasında başka
ülkelerde kitapları en çok okunan Amerikan romancısı oldu.

http://www.emregrl.tr.gg

5YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Empty Geri: YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Çarş. Mart 19, 2008 9:49 pm

emregrl

emregrl
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

LA FONTAİNE

YAZARLAR-ROMANCILAR-ŞAİRLER Fontaine

Jean de La Fontaine, Fransız şairi (1621-1695). Orman ve Sular idaresi
yöneticilerinden birinin oğlu olan La Fontaine, babasının yerine aynı
görevi almıştı; görevi ona çok boş zaman bırakıyordu, ama buradan
aldığı para geçimine yetmiyordu. O da bu yüzden edebiyata atıldı ve her
telden çalmağa başladı: şiir, roman, hikâye, güldürü, opera yazdı.

Yazdığı çeşitli eserler kısa bir süre içinde ona ün kazandırdı
(özellikle Rabelais ve Boccaccio tarzında yazdığı Hikâyeler); maliye
nazırı Fouquet onu himayesine alıp maaş bağladı. Fouquet gözden düşüp
yargılandığı zaman La Fontaine ona sadık kalan birkaç kişiden biri
oldu. Kırk yedi yaşında Masallar'mı yayımladı; bunların bazıları gözden
düşen koruyucusunun başına gelen felâketlerden esinlenmiştir.

Çağının Tanığı

La Fontaine kendisinden önce kullanılmış (özellikle Eski Yunanistan'da
Aisopos tarafından) bir biçimi benimsedi; genellikle insanların,
özellikle çağdaşlarının kusurlarını (kurnazlık, cimrilik, övüngenlik
v.b.) daha iyi gülünçleştirmek için kişilerini hayvanlar arasından
seçti. Hattâ daha da ileri giderek, birçok masalında topluma da
cesaretle el attı ve toplumun gülünç yanlarını, haksızlıklarını göz
önüne serdi: «Güçlü ya da yoksul oluşunuza göre yargı kararları sizi
aklar ya da karalar».

Bütün gülünçlüğüne ve görünüşteki hafifliğine rağmen, eserinin büyük
bir bölümü siyasal nitelik taşır. Zaten bu durum Louis XIV'ün de
gözünden kaçmamış ve saray kibarlığından yoksun bu şairi Versailles
Sarayı'na kabul etmemiştir. Ne var ki, La Fontaine buna pek aldırış
etmemiştir, çünkü destekten yoksun değildir. Önce Orleans düşesi, sonra
evinde yazarlardan, hekimlerden ve büyük gezginlerden oluşan parlak bir
topluluğu biraraya getiren Madame de La Sabliere ona ödenek
bağlamıştır. La Fontaine ömrünü zengin bir Protestan bankerin evinde
tamamlamıştır.

La Fontaine Masalları hemen bütün dünya dillerine çevrilmiştir.
Türkiye'de Şinasi'nin «Kurt ile Kuzu» çevirisi, çocuk edebiyatımızın
ilk eserlerinden biri sayılır. La Fontaine çevirilerinde, ünlü Türk
şairi Orhan Veli Kanık'ın ayrı bir yeri vardır.

Masalları

Ağustosböceği ile Karınca, Karga ile Tilki, Kurt ile Kuzu, Meşe ile
Kamış, Toprak Çanak ve Demir Çanak, Aslan ile Fare, Tilki ile Üzüm,
Altın Yumurtlayan Tavuk, Vebalılar, Sütçü Kız ile Süt Çanağı, Eskici
ile Zengin.

http://www.emregrl.tr.gg

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz